Necdet Turhan pek çok kez televizyon, gazete ve dergi söyleşilerine konuk oldu. Onun özgün portresini bütüncül olarak yansıtabilmek için bu söyleşilerden alınmış seçkileri içeriklerini yansıtan başlıklar altında derledik.
DAĞLARA DUYULAN ÖZLEM
Necdet Turhan bir memur ailesinin en küçük bireyi olarak 1957 Yılında Balıkesir'de doğdu. Polis olan babasının tayini nedeniyle geldikleri Bursa'da ilk ve orta okul öğrenimini tamamladı. Yirmi üç yaşında görme duyusunu kaybetti. Kornea sorunları ardından tümüyle görme engelli olduğu o süreçte gündüzleri çalışıyor, eğitimine Bursa Akşam Lisesi'nde devam ediyordu. Dağlar ile olan dostluğu da gençlik döneminde başlamıştı. Ergenlik yıllarında oluşan alabalık avlama tutkusu onu dağlara taşımış, Uludağ'ın sarp kayalıkları, yaylaları, yüksekten düşen soğuk ve berrak suları ile tanıştırmıştı. Dağlarda birlikte olduğu arkadaşlarının Necdet Turhan'a yakıştırdıkları bir de isim vardı; "Karabalıkçı".
Dağlara olan derin bağlılık ve sevdasını görme engelli olduktan sonra fark etti. Gidemediği dağları beyninde yaşayan Necdet Turhan "bakmayın ayrı düştüğümüze siz, su sızmazdı bir zamanlar aramızdan, dağlar benim eski dostum.." diyerek kurguladığı dizeler ile dağlara olan özlemini yıllarca yüreğinde taşıdı...
Bu özlem onu üniversite yıllarında ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları koluna yönlendirdi. Anıları onu dağlara çağırıyordu.
Yaşamındaki dönüm noktalarından birisiydi 1992 yılında Necdet Turhan'ın ODTÜ Dağcılık Koluna gidişi... Zira atletizm ve dağcılık kulvarlarını içeren bir "spor ocağı" olacaktı ODTÜ Necdet Turhan için...
"Spor Ocağım" dediği ve şeref öğrencisi olarak 1994 yılında mezun olduğu ODTÜ'de başlayan spor serüveni Necdet Turhan'ın Türkiye'nin ilk görme engelli milli atleti ve dağcısı olmasını sağladı. 2002 New York ve 2005 Japonya Dünya Körler Maratonları ile iki kez milli olan Necdet Turhan Beş Kıtada Beş Maraton Beş Zirve projesi için gerekli spor birikimini yine ODTÜ yıllarında oluşturdu..."
DAĞLARDA OLMASININ AMACI
Necdet Turhan; “Dağlarda olmamın başlangıcındaki amaç; medyada görünmek değil, yüreğimin sesini dinlemekti... ergenlik yıllarımın yüreğimde bıraktığı anılar, özlem fotoğrafları beni dağlara çağırıyordu. ODTÜ yıllarımda Dağcılık Kolu'na giderek dağlara, anılarıma geri döndüm. Dağcılığımı desteklemesi için atletizme başladım. Zaman içinde yaptıklarım medya tarafından fark edildi, bir model olarak gösterilir oldum. Engelli ya da engelsiz kişilerde küçücük de olsa bir motivasyon oluşturabiliyorsam ne mutlu bana." diyor.
YAŞAM TARZI
Necdet Turhan disiplin ve istikrarı önemsiyor. Sabahları hayli erken kalkıp yoga yapıyor, doğal beslenmeye dikkat ediyor. Ney üfleme merakı var. Ego temelli duygu ve tutumların farkındalığına ulaşmış durumda. Kalp kırmamaya özen gösteriyor. 2008 Yılında tırmandığı Afrika'nın çatısı Kilimanjaro Zirvesi’nde açtığı pankartlardaki sloganları yaşam felsefesinden izler taşıdığı için önemsiyor "Dağa Göz Değil Yürek Tırmanır..." , "Yaşamı Sevmek İçin Yürek Başarmak İçin Emek Gerek...""
DAĞLARDA YÜRÜME TEKNİĞİ
Temel dağcılık eğitimlerini ODTÜ yıllarında alan Necdet Turhan çan sesini izleme tekniği ile dağlarda yürüyor. Görme engelli milli Sporcu bu tekniği Ilgaz Dağı'ndaki bir etkinlik esnasında 1992 yılında deneme yanılma ile buldu. İlk olarak önünde giden arkadaşının karda çıkardığı ayak sesini izleyen Necdet Turhan sonrasında çift baton kullanmaya ve her mevsim ve ortamda sesini duyabileceği bir çanın çıkardığı sesleri takip etmeye başladı. 1993 yılında katıldığı bir hafta süren Bey Dağları etkinliğinde çan sesini izleme tekniği iyice pekişti ve kalıcı hale geldi.
GEÇİRDİĞİ KAZA VE ZORLU TIRMANIŞLARI
Necdet Turhan yanlış verilen bir direktif nedeni ile 1995 yılında Uludağ'da telesiyejden düşerek sağ ayak bileğini kırması haricinde dağlarda önemli bir kaza yaşamadı. Fakat dağların görme engelli bir tırmanıcı olarak kendisi için pek çok potansiyel tehlike barındırdığının da farkında... "Kazaya maruz kalmamak için en büyük güvencem pür dikkat olabilmek. Tırmanışım esnasında takip ettiğim çan sesine ve arkadaşların tanımlamalarına yoğunlaştığım oranda başarılı yürüyebiliyor ve tırmanabiliyorum. Yani işin sırrı konsantrasyon. Yaptığım işi beynimde görebilmek” diyor.
Yaptığınız en zorlu tırmanışlar hangileri diye Necdet Turhan'a sorulduğunda ise; 2002 Ağrı ve 2010 Mont Blanc Tırmanışları yanıtını veriyor ve "bilhassa" diyor, Beş Kıtada Beş maraton Beş zirve projemin dağlar bölümünde üçüncü etap olan ve ekip arkadaşlarım; Nevzat Öntaş, Mustafa Kalaycı, Haldun Ülkenli ve Öztürk Kayıkçı ile gerçekleştirdiğimiz Mont Blanc tırmanışı oldukça riskliydi. Kar yağması ardından Dağda oluşan olumsuz koşullar nedeniyle üç bin beş yüz metredeki kayalık bölgeden dönmek zorunda kaldık. Bizim ardımızdan ayni bölgede iki yabancı dağcının düşerek vefat ettiklerini öğrendik." diye ilave eden Necdet Turhan beş bin metrede başlayan fırtınaya rağmen 2002 yılında ekip arkadaşları Nevzat Öntaş, Bora Balya, Hakan Kocakulak ve Tuncay Canpolat ile birlikte Ağrı zirvesine ulaşmayı başarmış.
Beş Kıta projesi için yaptığı tırmanışlar ile 2000 ve 2002 Yıllarındaki Ağrı etkinlikleri dışında Necdet Turhan Türkiye'nin değişik dağlarında çok sayıda tırmanış ve kaya çalışmaları gerçekleştirdi.
DAĞLARDAKİ SENFONİ
Necdet Turhan dağları dinlemeyi seviyor. Kendi deyimi ile “Dağ Senfonileri”ni duymak mutlu ediyor onu. O senfoniler içinde geçmişinden gelen tınılar var. Dağlarda dinlediğiniz doğal senfoniler dışında ilginizi çeken, sizi etkileyen klasik müzik eserleri var mı? Sorusuna; “Albinoni'den Adagio ve Beethoven'den 5. Senfoni…” yanıtını veriyor Necdet Turhan...
DAĞLARDA OLMANIN ANLAMI
Sadece Zirveye ulaşmış olmak çok önemli değil Necdet Turhan için... Önemli olan dağlarda olmak, oralarda yürümek ve tırmanmak... çam ağaçlarının ıslık seslerini dinlemek, dağların havasını solumak. Kamp yerleri ile, iniş ve çıkışları ile bir bütün olarak güzel dağlar Necdet Turhan için.
"FOTOĞRAFIMIZI ÇEKER MİSİNİZ?"
Görme engelli Dağcının ekip düzeni içinde çan sesini takip ederken engelli olduğu çoğunlukla fark edilmiyor. Uludağ Zirve Tırmanışlarından birisinde daha önce zirveye ulaşmış bir dağcının fotoğraf makinasını Necdet Turhan’a uzatarak "Bizi çeker misiniz?" demesi belleğinde kalan ve onu gülümseten anılarından bir tanesi.
KOŞMA TEKNİĞİ
Görme engelli milli sporcu dağda yürüme tekniğinde olduğu gibi koşma tekniğini de bireysel çabaları ile deneme ve yanılma ile bulmuş. İlk zamanlar ODTÜ'de bir arkadaşın dirseğinden tutarak koşardım. Benden önce bu işi Türkiye’de yapmış bana model teşkil edebilecek bir görme engelli atlet olmadığı için doğru yöntemin ne olduğunu bilmiyordum. Değişik yöntemler denedim. Nihayetinde koşu kılavuzum ile aramızda kısa bir ip tutarak koşmanın en rahat ve bana performans getiren tarz olduğunu gördüm. 2005 yılında ikinci kez milli olduğum Japonya Dünya Körler Maratonunda dünyanın dört bir yanından gelmiş görme engelli koşucularında benim Türkiye’de kullandığım ip tutma yöntemi ile koştuklarını görünce mutlu oldum." diyen Necdet Turhan başlangıçta maraton koşmayı ve atletizm pistlerinde olmayı amaçlamıyor. Dağcılığına kondisyon sağlaması için ODTÜ yıllarında atletizme başlıyor.
2000 yılında ilk Ağrı tırmanışına alt yapı olması için gittiği Bursa Atatürk Stadyumunda Avrasya maratonuna hazırlanan master sporculardan esinlenerek aynı yıl Avrasya Maratonu'nun 15 km. etabını koşuyor ve ardından uzun mesafe yarışlarına düzenli olarak katılmaya başlıyor.
Necdet Turhan Kendi talebi üzerine durumu değerlendirilerek 2002 yılında Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Asaf Avcı ve Dünya Maraton Birliği Türkiye temsilcisi Osman Atakan Tekin'in yer aldığı bir kafile ile maraton koşmak için Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu tarafından New York’a gönderiliyor ve Böylece yaşamında bir dönüm noktası daha gerçekleşmiş oluyor. Maraton koşmanın ve Türkiye'yi temsil eden ilk görme engelli atlet olmanın motivasyon ve deneyimi ile Amerika'dan dönen Necdet Turhan "Maraton koşulabilir bir şeymiş...Zaten serde dağcılık var...O halde neden Beş Kıtada Beş Maraton koşup Beş de Dağ Tırmanışı yapmayayım..." diyerek Beş Kıta Projesini kurguluyor.
KOŞARKEN ÖZGÜRLEŞİYOR
Necdet Turhan maraton koşmanın kendisine özgürlük hissi verdiğini düşünüyor.Günlük yaşamında beyaz baston ile yürüyebilen görme engelli sporcuyu maraton parkurlarında koşarak kilometreler aşmak mutlu ediyor.
ONU ÜZEN OLAYLAR
Yurt dışındaki maratonlarda görme engelli oluşunun hemen fark edildiğini ve bu nedenle kendisine tezahürat yapıldığını söyleyen Turhan Türkiye'deki yarışlarda ise üzücü yaklaşımlarla karşılaşmış. Bu konuyu anlatmak için "Maalesef Türkiye'de gözleri hiç görmeyen bir sporcunun atletizm yapabileceği, uzun mesafe koşularında yer alabileceği kavranılamıyor..."diyerek sözlerine başlayan Necdet Turhan kılavuzu olan sporcu ile aralarında tuttukları ipe gerek izleyiciler gerekse hakemler tarafından anlam verilemediğini kendisinin görmeyen bir atlet olduğunun anlaşılamadığını belirtiyor. Bu nedenle Necdet Turhan’ın hakem uyarılarına ve izleyenlerin alaycı tutumlarına maruz kaldığı yarışlar olmuş.
MARATON KOŞMANIN HEYECANI VE BEŞ KITA PROJESİ
Necdet Turhan ilk yurt dışı deneyimi olan New York'u ilk kez maraton koşmanın heyecanı ile anımsıyor. Koşu kılavuzlarından kaynaklı sorunlar yaşamasına karşın Turhan 2002 yılında koştuğu bu maratonun başından sonuna değin coşkusunu hiç yitirmemiş ve zafer işaretleri yaparak, Türkiye sloganları atarak Japon asıllı bir kadın atlet rehberliğinde tamamlamış kırk iki kilometreyi...
OTUZ KİLOMETRELİK YOKUŞ ARDINDAN DUYULAN ONUR
Necdet Turhan olanaksızlık nedeniyle New York Maratonu sonrasında iki yıl bekliyor Beş Kıta Projesi’nin ikinci maraton etabı olan Atina Klasik Maratonu’na katılabilmeyi. 2004 Yılında Munür yaraş'ın referans desteği ile koştuğu bu zorlu maratonu anlatırken onur duyduğunu ifade ediyor Necdet Turhan. Otuz km'lik bölümü yokuşlardan oluştuğu için Dünya maratonları arasında en zorlu etap olarak bilinen ve maraton öyküsünün doğduğu coğrafyada koşulan Atina Klasik Maratonu'nu görme engelli sporcu kılavuzu Cahit Taş ile birlikte üç saat elli üç dakikada tamamlamış...""
JAPONYA MARATONU AĞABEYİ NAMIK TURHAN ANISINA
Necdet Turhan "Kırk iki km. gibi uzun bir mesafenin koşulabilmesinde sıvı ve tempo yönetiminin ne kadar önemli olduğunu Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Mesut Dedeoğlu'nun yer aldığı bir kafile ile gittiğim ve 2005 yılında ikinci kez milli olduğum Japonya Dünya Körler Maratonu'nda öğrendim." diyor. Uykusuz geçen iki gece sonrasında ve kapasitesini aşan sert bir tempo ile maratona başlayan ve su tüketiminde hatalar yapan görme engelli sporcu maratonun son 10 km bölümünde tükeniyor.Vücudunun alabildiğince katılaşmasına ve su yutamaz hale gelmesine karşın direniyor ve bilincini kaybetmiyor ve vefat eden Ağabeyi Namık Turhan Anısına koştuğu bu maratonu kılavuzu Satılmış Atmaca ile üç saat elli dört dakikada tamamlıyor. Oluşan hayati sağlık sorununa rağmen 42 km'yi dört saatin altında koşan Dünya'daki dokuz görme engelli arasına girmeyi başaran Necdet Turhan, Maratonu bitirmesi ardından hastaneye kaldırılıyor.
SYDNEY'DEKİ TEZAHÜRAT
Necdet Turhan Beş Kıta Projesi’nin maratonlar serisinde dördüncü etap olan Sydney Maratonu'nu 2006 yılında koşuyor. Maraton öncesinde ve sonrasında Sydney ve Melbourne şehirlerinde yayın yapan SPS Radyoları Türkçe servislerince ve yine Türk toplumuna hitabeden Vizyon Televizyonu ve Yeni Vatan Gazetesi tarafından etkin tarzda tanıtılıyor. Maraton direktörü Greame Hanna tarafından davet edildiği ve Avustralya'lı atletlerin kılavuzluğunda koştuğu Sydney Maraton'u finalinde büyük coşku ve tezahürat ile karşılanıyor.
"MARATONLAR AFRİKA'DA BİTTİ DAĞLARA MERHABA"
Beş Kıta Projesi’nin maratonlar bölümü son etabı olan Mısır Luxsor Maratonu'nu Turhan Nevzat Öntaş lojistik desteği ile ve Bülent Uzun klavuzluğunda 2007 yılında koşuyor. Luxsor şehrindeki Hatshepsut Tapınağı önünde; "Maratonlar Afrika'da Bitti Dağlara Merhaba" yazılı pankart açan görme engelli sporcu 2002 Yılı Ağrı Tırmanışı sonrasında ikinci dağ etkinliğini Afrika Kıtası'nın çatısı olan Klimanjaro zirvesi olarak Luxsor'da vplanlıyor.
KİLİMANJARO ZİRVESİ'NDEKİ PANKARTLAR
Necdet Turhan beş bin metre üzerinde yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen ODTÜ Dağcılık Kolu Antrenörü Nevzat Öntaş ve iki yerel rehber ile 5895 m. Klimanjaro Zirvesi'ne 2008 yılında ulaşmayı başarıyor. Klimanjaro Zirvesi’nde açtığı pankartlardaki sloganlar ilgi ile karşılanıp beğeni topluyor. "Yaşamı Sevmek İçin Yürek, Başarmak İçin Emek Gerek ve Dağa Göz Değil yürek Tırmanır"
ENGELLER AŞILMAK SORUNLAR ÇÖZÜLMEK İÇİNDİR
Engellilere mesajınız nedir? diye sorulduğunda Necdet Turhan "Engelliler yaşam mücadelesinde başarılı olabilmek için gerek örgün gerekse özel eğitimlerini çok önemsemeliler... Zira eğitimli bireyler oldukları oranda engelleri aşacak, sorunları çözeceklerdir... Bilmeleri gereken önemli konu engeller aşılmak,sorunlar çözülmek içindir." yanıtını veriyor.
GÜZEL BİR YÜREK VE BİLİNÇLİ BİR EMEK
Necdet Turhan'a göre sanat olan yaşamı yürek ve emek belirliyor. Güzel bir yürek ve bilinçli bir emek ile bu sanatın hakkını verebilmek mümkün. Yani; "Engeller Aşılmak Sorunlar çözülmek İçindir… Yaşamı Sevmek İçin yürek Başarmak İçin Emek Gerek..."